Ar-Ge Merkezi Olmak: Vizyonun Belgesi, Sabrın Testi
- Ayşe Kızılay
- 25 May
- 2 dakikada okunur
Türkiye’de giderek daha fazla şirket “Ar-Ge Merkezi” olma yoluna giriyor. Teşvikler, destekler ve stratejik faydaları açısından bakıldığında bu yönelimi anlamak kolay.
Ama gerçekten “Ar-Ge Merkezi” olmak sadece tabelaya bir unvan eklemek değildir. Bu bir vizyon meselesidir. Ve vizyon; sadece üst yönetimden değil, tüm organizasyondan geçer.
Neden Ar-Ge Merkezi Olmak İstenir?
- Devlet teşviklerinden faydalanmak
- Rekabet gücünü artırmak- İnovasyonu kurumsallaştırmak
- Sürdürülebilir büyüme için sistemli gelişim sağlamak
Ancak çoğu zaman bu hedefe doğru çıkılan yol, şirketin yapısal refleksleriyle çatışır.
Çünkü:
Ar-Ge merkezi olmak; sadece bir statü değil, bir dönüşüm demektir.
Kurumsal Alışkanlıklarla Ar-Ge Vizyonu Çatışabilir.
Bir şirketin uzun yıllardır süregelen alışkanlıkları, operasyonel refleksleri ve "zaten hep böyle yapıyoruz" anlayışı; Ar-Ge merkezli çalışma biçimiyle çoğu zaman örtüşmez.
- “Zaten bu işi hep yapıyorduk, şimdi adı mı değişti?”
- “Proje yazmak mı? Zaman kaybı...”
- “Buna neden ekstra kaynak ayıralım ki?”
Bu gibi cümleler sadece direnç değil, vizyonun yayılmadığını gösterir. Oysa Ar-Ge birimlerinin en çok ihtiyacı olan şey; teknik kaynaktan çok kurumsal inançtır.
Vizyon Nasıl Yerleşir?
Bu bir “yukarıdan aşağıya” ya da “aşağıdan yukarıya” tek yönlü bir iş değildir. Ar-Ge vizyonu, ancak kurum kültürüyle birlikte inşa edilebilir.
1. Sabırla Anlatmak: Ar-Ge’nin amacı, katkısı ve mantığı tekrar tekrar, açık bir dille anlatılmalı. Teknik terimlerden uzak, işin faydasını gösteren anlatımlarla desteklenmeli.
2. Küçük Zaferler Göstermek: Bir Ar-Ge projesi çıktısı, şirkete sağladığı somut katkı örnek olarak sunulmalı. (Örneğin: “Bu projeyle yıllık %10 iş gücü verimliliği sağladık.” gibi.)
3. Sahipleneni Bulmak, Direneni Bekletmek: Kuruma yaymak zorunda değilsiniz; önce gönüllüleri bulun. İnananlar süreci taşır, kararsızlar zamanla dahil olur. Mecburiyet değil, aidiyet yaratılmalı.
Ya Hiç Anlaşılmazsa?
Ar-Ge’nin değeri bazen hemen görünmez. Kısa vadede “ek iş” gibi algılanması da normaldir. Ama unutmamak gerekir ki: Ar-Ge merkezi olmak, sadece birimin değil, tüm organizasyonun geleceğe dair imzasıdır. Eğer bu vizyon kurum içinde hiç yankı bulmuyorsa, o zaman sorun bireylerde değil, sistemin kendisindedir. Ve bazı sistemler dönüşmek istemiyorsa, orada Ar-Ge yalnız kalır. Ama bu yalnızlık bile zamanla dönüşüm başlatabilir çünkü birinin ısrarla bakmaya devam ettiği yerde, başkaları da zamanla görmeye başlar.
Sonuç: Ar-Ge Bir Tabela Değil, Duruştur
Bugün Ar-Ge Merkezi olmak için başvuran ya da bu unvanı alan şirket sayısı giderek artıyor. Ama gerçek anlamda Ar-Ge yapan şirket sayısı hâlâ çok az. Bu yolculuk kolay değil. Ama dönüştürücü etkisi, kısa vadeli zorluklara değecek kadar kıymetli.
Sizin Kurumunuz Hazır mı?
- Ar-Ge kültürüne açık mısınız?
- “Bu iş bize göre değil” cümlesi, bir alışkanlık mı yoksa bir tercih mi?
- Sizce Ar-Ge merkezleri sadece teşvik için mi kurulur, yoksa gerçekten bir vizyon göstergesi midir?
Yorumları merakla bekliyorum :)
Σχόλια