Tehlike İçeriden Geldiğinde Güven Yeterli Değildir
- Ayşe Kızılay
- 31 Tem
- 1 dakikada okunur

Siber güvenlik denince akla genellikle dış tehditler, hackerlar ya da kötü niyetli yazılımlar gelir. Ancak istatistikler gösteriyor ki veri ihlallerinin çok büyük bir kısmı içeriden gelir. Yani, şirketin çalışanları ya da iş ortakları farkında olarak ya da olmayarak sistemler için ciddi riskler oluşturabilir. Bu tehditler, 'Insider Threat' olarak adlandırılır ve birçok kurumun hazırlıksız yakalandığı bir alandır.
İç Tehdit Nedir?
İç tehdit (insider threat), kurumun sistemlerine erişim yetkisi olan kişilerin – çalışanlar, danışmanlar, tedarikçiler – kasıtlı ya da kasıtsız olarak güvenliği ihlal etmesidir.
Bu, bir veri dosyasını yanlış kişiye göndermekten, şirket verilerini başkaları ile paylaşmaktan, yetkisini kötüye kullanarak kritik sistemleri sabote etmeye kadar geniş bir yelpazeyi kapsar.
İç Tehdit Türleri
Kasıtlı Tehdit: Kuruma zarar vermek amacıyla yapılan eylemler. Örn: eski çalışan intikam motivasyonuyla hareket eder.
Dikkatsizlik Kaynaklı: Güvensiz bağlantılar açmak, phishing'e tıklamak gibi davranışlar.
Üçüncü Taraf Kaynaklı: Dış kaynaklı personel ya da entegrasyonlarla gelen açıklar.
Zero Trust Yaklaşımı ile Korunma
Geleneksel sistemler, iç ağlara güven esaslı çalışırdı. Ancak Zero Trust modeli, kim olursa olsun önce doğrulama ister. “Asla güvenme, her zaman doğrula” ilkesiyle çalışır ve içeriden gelen tehditlere karşı en etkin yöntemlerden biridir.
Erişimleri minimum yetki ile sınırla (Least Privilege).
Kullanıcı davranışlarını izle (User Behavior Analytics).
PAM (Privileged Access Management) çözümleri kullan.
MFA (Multi-Factor Authentication) zorunlu hale getir.
Sonuç
İç tehditler göz ardı edilmemelidir. En güvendiğiniz kullanıcılar, sisteminize en fazla zarar verebilecek kişilerdir. Bu yüzden teknoloji kadar politika, denetim ve davranış analizine dayalı güvenlik önlemleri de şarttır.
Güven bir değer olabilir ama güvenlik sistematik olmak zorundadır.
Yorumlar