top of page

Algoritmalar Zevklerimizi Şekillendiriyor mu?

ree

Günümüz dijital çağında tercih ettiğimiz her içerik, attığımız her beğeni, izlediğimiz her video ya da dinlediğimiz her müzik bir veriye dönüşüyor. ve bu veriler, arka planda çalışan algoritmalar için adeta birer hazine.


Peki, bu algoritmalar yalnızca bize uygun içerikler sunmakla mı yetiniyor? Yoksa bizi farkında olmadan bir zevk kalıbının içine mi sokuyor?


Algoritmaların Gücü ve Sınırları


Netflix’te bir diziyi bitirdiniz, ardından benzer bir öneri geldi. Spotify’da bir şarkıyı beğendiniz, ertesi gün listeleriniz benzer tarzlarla doldu. Bu öneri sistemleri, tercihlerinizi öğrenip benzer deneyimleri tekrar tekrar sunuyor. Bu, kullanıcı deneyimi açısından bir kolaylık. Ama aynı zamanda şu soruyu gündeme getiriyor:


Gerçekten ben mi seçiyorum, yoksa algoritma benim yerime mi seçiyor?

Kültürel Tekrara mı Sürükleniyoruz?


Algoritmaların amacı, en çok vakit geçireceğiniz içerikleri sunmak. Bu da genellikle zaten sevdiğiniz ya da benzerini tercih ettiğiniz şeyler oluyor. Ancak bu durum, zamanla kültürel tekrara, içerik yoksunluğuna ve yeni şeyleri deneme cesaretinin azalmasına neden olabiliyor.


Yeni bir kitabı denemek yerine algoritmanın sunduğu “trend” kitaplara yöneliyoruz. Kendi müzik zevkimizi geliştirmek yerine Spotify’ın radar listelerine bağımlı hale geliyoruz. YouTube’da benzer içerikleri izliyor, Instagram’da aynı estetik anlayışına maruz kalıyoruz.


Bireysel Farkındalık İçin Ne Yapmalı?


Zevklerimiz, zamanla şekil değiştirir. Ancak bu değişimin yönü, tamamen bizim kontrolümüzde olmalı. Algoritmalar, bize seçenek sunmalı ama karar hakkı bizde kalmalı.


Öneriler:

  • Arada sırada algoritma önerilerini görmezden gel. Kendi aramalarını yap.

  • Yeni türler denemekten korkma. Sürprizlere yer bırak.

  • Sosyal medyada farkındalıkla gez. Her öneri senin ilgin değil, sistemin yönlendirmesi olabilir.

  • Dijital diyet yap. Belirli zamanlarda içerik tüketimini azalt ve zihnini arındır.


Sonuç: Sessiz Bir Dönüşüm


Zevklerimizin, tarzlarımızın, hatta düşünce kalıplarımızın bile birer algoritma çıktısına dönüşme ihtimali oldukça yüksek. Bu da bizi dijital dünyanın en sessiz ama en güçlü dönüşümüyle karşı karşıya bırakıyor.


Bu nedenle sormaya devam etmek gerek:


  • Gerçekten neyi seviyorum?

  • Neyi ben seçiyorum?

  • Neye yönlendiriliyorum?

Çünkü algoritmalar yalnızca verileri işler. Ama biz insanlar, bilinçle seçim yapabiliriz.

Yorumlar


Hiçbir İçeriği Kaçırma – Hemen Abone Ol!

Kayıt Başarıyla Gerçekleşti.

© 2025 by Ayşe Kızılay. 

bottom of page