Görülmek Mi? İzlenmek Mi?

Günlük hayatımızın neredeyse her anı dijital dünyada bir iz bırakıyor. Attığımız her adım, izlediğimiz videolar, göz ucuyla baktığımız reklamlar bile algoritmalar tarafından kaydediliyor. Ve bir noktada, ister istemez şu soruyu sormaya başlıyoruz:

Görülmek mi istiyoruz, yoksa sadece izleniyor muyuz?

Instagram'da daha çok görülmek, LinkedIn'de daha profesyonel bir imaj çizmek, TikTok'ta daha çok "keşfet"e düşmek... Hepsi, fark edilmek için. Ancak şöyle bir gerçek var:

Biz görünmek için çabalarken, sistem bizi zaten izliyor.

Ve bu izlenme sadece bir takipten ibaret değil.

• Alışveriş alışkanlıklarımız analiz ediliyor.

• Hangi tür içerikleri tükettiğimiz kaydediliyor.

• Hangi zaman dilimlerinde online olduğumuz hesaplanıyor.

• Kamera ve mikrofon izinleriyle fiziksel alanlarımız dahi taranabiliyor.

  
  

Mahremiyet, yeni dijital dönemin en büyük kaybı olabilir.

İşin ironik tarafı ise, bütün bu işlemler "bize daha iyi deneyim sunmak için" yapılıyor. Oysa bu deneyim, çoğu zaman bizim seçimimiz değil.

Artık "veri" sadece petrol değil; aynı zamanda kimliğimiz, tercihlerimiz, zaaflarımız.

Bu noktada kendimize şu soruyu sormalıyız:

"Ben sosyal medyada gerçekten kendim olarak mı varım, yoksa algoritmaların istediği gibi mi?"

Ne Yapabiliriz?

• Farkındalık: Hangi platform hangi verimizi topluyor?

• Sınır: Ne kadarını paylaşıyoruz? Görünür olmanın sınırı ne?

• Ayarlama: Uygulama izinlerini düzenlemek, çerezleri takip etmek.

• Dijital detoks: Bazen algoritmadan uzak durmak.

  
  

Son Söz

Belki de bu dijital düzlemde en çok ihtiyacımız olan şey:

Kendi verimize sahip çıkmak.

Unutmayalım: Görünmek bir seçim olabilir, ancak izlenmek bir farkındalık sorunudur.