Teknoloji İyiyse, Neden Kaygımız Artıyor?
- Ayşe Kızılay
- 27 Haz
- 1 dakikada okunur

Teknoloji hayatı kolaylaştırmak için var. Zaman kazandırıyor, bağlantıyı artırıyor, üretimi hızlandırıyor. Ama bir şeyler ters gidiyor olabilir mi? Neden teknolojiyle iç içe yaşarken daha kaygılı, daha huzursuz hissediyoruz? Bu yazı, teknolojik gelişmelerin görünmeyen psikolojik etkilerine ışık tutmayı amaçlıyor.
Her Şeyin Hızlanması: Zihinsel Yetişememe Hâli
Teknoloji ile birlikte her şey hızlandı. Bildirimler, mesajlar, güncellemeler, yapılacaklar listesi... Ama insan zihni hâlâ evrimsel geçmişine bağlı. Bu hız, zihinsel olarak yetişememe duygusunu doğuruyor ve sürekli eksiklik hissi yaratıyor.
Sürekli Bağlantıda Olmak, Sürekli Yorgunluk Demek
Çalışma saatlerinin sınırları silindi. Cevapsız bir e-posta bile strese neden oluyor. Sürekli erişilebilir olmak, dinlenmeyi imkânsız hâle getiriyor. Teknoloji, fiziksel işi azaltırken, zihinsel yükü artırmış olabilir mi?
Kendimizi Karşılaştırma Çağı
Sosyal medya ve algoritmalar sayesinde herkesin hayatı gözümüzün önünde. Sürekli daha fazlasını yapanları görmek, bireysel başarıyı sorgulatıyor. Bu karşılaştırmalar, performans kaygısını tetikliyor. Teknolojik refah, duygusal refah getirmiyor olabilir.
Peki Ne Yapmalı?
Teknolojiyi tamamen reddetmek değil, bilinçli kullanmak gerekiyor. Bildirimleri azaltmak, dijital sınırlar koymak, odaklanma alanları yaratmak bu yeni çağda zihinsel sağlığı korumanın yolları olabilir. Zamanı teknolojiden kazanıp, içsel iyilik hâline yatırmak en büyük dönüşüm olabilir.
Teknoloji iyiyse, neden kaygımız artıyor? Belki de sorulması gereken asıl soru şu: “Bu teknolojiyi ben mi yönetiyorum, yoksa onun hızında savruluyor muyum?”




Yorumlar